Büyük Adamlar
Ürün Kodu: 9789756391464 Stok Durumu: Stokta var

35,00TL

Adet


Halkımız arasından 'büyük adam' olmaya aday, çok sayıda zeki çocuğu seçip yetiştirmek zorundayız. Şimdiki küçük çocukların bir bölümü, daha sonra yaşamda büyük işler yapacaklardır. ... Siz de bilirsiniz ki, bir ulusun çocuklsrı arasında 'büyük adam' olma yeteneğine sahip çocukların sayısı ileride gerçekten 'büyük adam' olabilenlerin sayısından fazladır. Yaşamın ağır ve acımasız koşulları,bazı çocukların yeteneklerinin gelişmesine engel olmaktadır."

“Gerçekte beşikteki büyük adamların sayısı, yaşamın içindeki büyük adamların sayısından fazladır. Geri kalmış ülkelerde sağlıksız koşullar ve bakımsızlık yüzünden yeni doğan çocuklardan büyük bir kısmının ölmesi gibi, bütün uluslarda da, ne yazık ki bakımsızlık ve toplumun ilgisizliği yüzünden, büyük adam olmaya aday birçok kişi, zekâ ve yetenekleri ortaya çıkarılıp geliştirilemediğinden yok olup gitmektedir. Bunlar bedenen değil, daha çok ruhen çürürler; gelişim koşulları sağlanamayınca solup sönerler. İnsanın havasızlıktan boğulması gibi, bunlar da nankör çevrenin değer bilmezliği sayesinde boğulup giderler.”

 

Yazar Hakkında

1869’da Petersburg’a bağlı Yamburg kasabasında yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen yazar 1886’da din okulundan, 1891’de Petersburg İlahiyat Akademisi’nden mezun oldu. Çeşitli okullarda ders verdi. Bir hatip, gazeteci ve hoca olarak ünü yayılınca Çarlık ailesi tarafından prensleri eğitmesi için saraya davet edildi. Ancak fikirleri Kilise yöneticilerini rahatsız etmeye başlayınca 1903’te okullarda verdiği dersler kendisinden alındı ve kilisedeki görevinden çıkarıldı.

1907’de “zararlı gazetecilik faaliyetlerinden ötürü” Petersburg yakınında bir manastıra sürgün edilen yazar, manastırda bulunduğu sırada, adaylığını koymadığı halde Rusya’nın ikinci Duma’sına milletvekili seçildi.

1908’de Kilise yönetimine hitaben yazdığı mektupta yer verdiği eleştirilerine bağlı olarak Kiliseden aforoz edildi. Kendisine karşı açılan dava sonucunda din görevliliği mesleğinden ihraç edildi, 7 yıl Petersburg ve Moskova’da yaşaması yasaklandı ve 20 yıl bir süreyle devlet işlerinde çalışmaktan men edildi.

Papazlık rütbesi alındıktan sonra ünü daha da artan yazar, 1908’den itibaren Kırım’da ikamet etti. Rusya’da ve yurtdışı ülkelerde gezerek çok sayıda konferans verdi. Yurtdışında gezdiği yerler arasında en çok Finlandiya’dan etkilendi. Yazıları, “Russkoye slovo” adlı gazetede her gün yayımlandı. Kitapları Balkan ve Avrupa ülkelerinde çevrilip yayınladığından yurtdışında tanındı.

Petrov, Ekim Devrimi’nden sonra Bolşevikleri rahatsız eden görüşleri nedeniyle çeşitli baskılar görüyordu.; İhtilal kaosunda yakınlarını ve oğlunu kaybetmişti. 1920’de Kırım’dan kalkan ve içinde ülkeden kaçan Denikin Ordusu mensuplarının bulunduğu son gemiye yalınayak ve üzerindeki pijamayla binerek hayatını kurtarmayı başardı. İstanbul’dan geçtikten sonra kısa bir süre Gelibolu’da kaldı ve daha sonra bir grup Rus göçmeniyle birlikte Yugoslavya Krallığı’na geçti.

Sanatçı, Yugoslavya Krallığı’nda yöneticiler tarafından büyük ilgi gördü ve Belgrad Üniversitesi’ne profesör olarak tayin edildi. Son yıllarında üniversitedeki derslerinin yanı sıra, tüm ülkeyi gezerek konferanslar verdi; hatip ve gazeteci-yazar olarak büyük bir üne kavuştu.

1925’te sağlık durumu kötüleşen Petrov, mide kanseri nedeniyle ameliyat için devlet imkânlarıyla Paris’e gönderildi; ancak iyileşemeyerek 18 Haziran 1925’te hayatını kaybetti. Yakılan nâşının külleri eşi ve kızının yaşadığı Novi Sad kasabasında defnedildi. Mezarı daha sonra kızı tarafından Münih şehrinin Ostfriedhof Mezarlığına nakledildi.

“Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı kitabının Rusça elyazmasını daha önce Finlandiya’da beraber olduğu Bulgaristan’daki dostu D. Bojkov’a göndermişti. Kitap 1925’te Sofya’da yayınlandığında Bulgar Eğitim Bakanlığı tarafından kitlelere önerildi ve Bulgaristan’da tüm eserlerine karşı büyük ilgi doğdu.

Petrov’un kitaplarının başarısı Türkiye’ye göç eden Bulgaristan Türkleri yoluyla Türkiye’ye ulaştı. Özellikle Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı yapıt, Türkiye’deki aydınların dikkatini çekti. Kitabın içindeki fikirler ülkede uygulanması gereken bir eğitim ve kalkınma modeli olarak görüldü.

Bulgaristan ve ülkemizde çok okunan Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabını Atatürk, 1930’larda askeri okullarda okutulmasını emretmiştir. 1960’larda ise Cemal Gürsel’in yaptırdığı ankette subayların ‘en çok etkilendiği kitap’ olarak yer almıştır.

Lütfen yorum yazmak için oturum açın ya da kayıt olun.